Evliyalar şehri SİVAS

Bir sivaslı olarak Sivas'dan bahsetmeye devam ediyorum.Denizli'den de tabi bahsedeceğim Rabbim nasip ederse :)
Bu arada Nurettin Rençber'in Sivas Şarkısı "Sarardım ben sarardım"ı muhakkak dinleyin.Harika seslendirmiş.

kaynak:http://www.sivas.im/kursatin-ozgurluk-yolu-118.html

Paşa Camii 
Süleyman Bey’in soyundan gelen ve Sultan I.Abdülhamid’in damadı, Hibetullah Sultan’ın eşi, Sivas Valisi Alâeddin Paşa 1805 yılında bu mescidi yıktırarak daha büyük bir cami yaptırmıştır. Bu nedenle de camiye Paşa Camisi ismi verilmiştir.

Cami yöresel sarı kesme taştan, dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. XIX.yüzyıl batı etkisindeki Osmanlı camilerinden bir örnek olup, ibadet mekânını dört payenin yuvarlak kemerlerle birbirine bağladığı merkezi bir kubbe örtmektedir. Bu kubbe yüksek bir kasnak üzerinde olup, dört taraftan çeyrek kubbelerle desteklenmiştir. Ayrıca payelerin üzerleri dışarıdan ağırlık kuleleri şeklindedir. Mihrap nişi dikdörtgen bir çıkıntı yaparak caminin yüksekliği boyunca dışarıya taşkındır. Mihrap içten yuvarlak niş şeklinde olup, devrinin kalem işleri ile bezenmiştir.

İbadet mekânı üç sıra halinde pencere dizileri ile aydınlatılmıştır. Bunlardan alt sıra pencereler dikdörtgen söveli, üst sıradakiler ise yuvarlak kemerlidir. Minaresi 1950 yılında tek şerefeli ve taştan yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda caminin yanına ikinci bir minare daha eklenmiştir. Minareler taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve ikişer şerefelidir.

Unutulmaz Halk Ozanımız Aşık Veysel makalemi de okudunuz mu?

Süt Evliyası Türbesi 
Kare planlı kaide üzerinde sekizgen gövde kısmı olup üzeri kubbe ile örtülmüştür.
Yapıldığı tarih, yapanı ve yaptıranı hakkında kimliğini ortaya koyacak bir kitabesi olmadığı için ne zaman inşa edildiği bilinmemektedir. Halk arasında Süt Evliyası Türbesi olarak bilinmekte sütü olmayan kadınlar türbeyi ziyaret ederek sütlerinin gelmesi için dua etmektedirler.
Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan türbe ahşap olarak yapılmıştır. Bir kenarı4.50 m. ölçüsünde kare biçiminde bir plana sahiptir. Duvarlar; ahşap dikme araları kerpiç ve moloz taş dolgulu hımış örgü sistemi ile inşa edilmiştir. Duvar kalınlığı0.60 m. dir
Batı yönünde1.03 m. açıklığı bulunan bir kapıdan içeri girilmektedir. Batı duvarının kuzey batı köşesine yakın bir yerde0.25 m. derinliğinde dikdörtgen bir niş bulunmaktadır. Bugün bir nişe ahşap raflar yapılmış olup dolap şeklinde kullanılmaktadır. Kare plandan sekizgen gövdeye geçişler köşelerde üçgen pandantifler aracılığı ile sağlanmıştır. Sekiz köşeli kasnak üzerine her kenarda bir adet olmak üzere toplam sekiz adet eşkenar dörtgen, pencerelerle içerisinin aydınlığı sağlanmıştır. İçeride eşkenar dörtgeni pencerelerin üzerine dolanan yuvarlak kenarlı üzengi hizalarında püskülle sonuçlanan kireçle yapılmış yüzeysel silmeler dolanmaktadır. Türbenin içi tamamen kubbede dahil beyaz kireçle sıvanmıştır. Kubbenin ortasında bitkisel motifli alçı-kireç malzemeli bir göbek vardır. Yapı dıştan çamur ve kasnak kireçle sıvalıdır. Yapının kubbe üzeri önceleri kiremit kaplı iken üzerinin akması sonucu daha sonra saçla kaplanmış sivri külahlı hale getirilmiştir.
Türbenin içinde ahşap kaplı biri de taş olmak üzere dört sanduka bulunmaktadır. Sandukaların kimlere ait oldukları bilinmemektedir. Taş olan mezarın sadece göğüs taşı okunamayacak duruma gelmiş ve eski yazılıdır.
Mimari ve sanat değeri pek fazla olmamakla beraber manevi ve ziyaretçilerin inanışları yönünden önem arz etmektedir.

Abdullah Paşa Konağı
Divriği’de yapılan paşa konaklarının sonuncusu olan Abdullah Paşa Konağı ahşap çatkı arası kerpiç dolgu tekniğinde, üç katlı olarak inşa edilmiştir. Konağın üst örtüsünde, mekânların yüksekliklerine uygun şekilde, değişik biçim ve kademelerde kiremit çatı yapılmış olduğu görülmektedir. Konağa, güney cephede yer alan çift kanatlı, tezyinatlı bir kapıdan girilmektedir. Avluda kitabeli bir çeşme ve kuyu yer almaktadır. Avlunun batısında konumlanan konağın zemin katında önde hizmetlilere ayrılmış iki oda, depo ve at örtmesi, arka tarafta ise ahır ve samanlık mekânları yer alır. Doğu cephenin tam ortasına yerleştirilmiş ahşap merdivenle birinci kata çıkılmaktadır. Merdiven başında, doğu yönde avluya açık olan divanhane vardır. Divanhanenin batısındaki çift kanatlı ahşap kapıdan selamlık sofasına girilmektedir. Sofanın çevresinde çeşitli büyüklükte odalar sıralanmıştır. Sofanın güneyinde paşa odasına ve köşke çıkan merdiven bulunmaktadır. Divanhanenin güneyinde yer alan bir kapı ile de küçük bir aralığa girilmekte; buradan hizmetçi odası ile kahve odasına ulaşılmaktadır.  Ahşap merdivenle çıkılan ikinci katta merdiven başı aralığından başoda ve köşke dağılım sağlanmaktadır. Aralığın doğusunda yer alan çift kanatlı bir kapı ile “Yıldız Köşk” olarak tanımlanan mekân bulunmaktadır. Abdullah Paşa Konağında görülen selamlık ve harem dairelerinin aynı katta toplanarak ara bir kapıyla birbirine bağlanmış olması, taşrada yapılan evler için önemli bir değişimdir. Cephede saçakların daralarak oluşturduğu üçgen alınlıklar bulunmaktadır. Cephelerde tepe pencereleri yerine daha yüksek ve kemerli pencerelerin kullanılmıştır. Duvarlarda kireç sıva üzerinde kalem işi bezemelere yer verilmiştir.
Sivas Kangalı
Çok tatlılar değil mi? bir o kadar güçlü .Sahibine sadık.
KANGAL (KARABAŞ) VE AKBAŞ'LARIN TARİHÇESİ
Kangal ve Akbaşlar Türk çoban köpekleri olup Asya Çoban Köpeği ailesindendir. Bu köpekler Anadolu'ya Oğuz Türkleri'nin 250 yıllık göçleri sırasında gelmişlerdir.Hayvan yetiştiriciliği konusunda oldukça başarılı olan Oğuz Türkleri, İran Horasan bölgesine geldiklerinde, daha önce bu bölgeye Kuzey Asya'dan getirilerek sıcak ve rutubetli iklime uyum göstermiş Akbaş ve Karabaş'ların melezlemelerini yaparak bugünkü Anadolu iklimine uyumlu nesilleri geliştirmişlerdir.Küçük baş hayvan yetiştiriciliği ile uğraşan Oğuz Türklerinde Kangal ve Akbaş'lar hayvan sürülerinin ve kendi yaşam alanlarının korunmasında kullanılmıştır.

Kaynaklar:
skype:fatofotofan mail:gonca4320@gmail.com facebook.com/Fatofotofan video

You Might Also Like

2 yorum

Yorum attığınız için teşekkür ederim